Çocukların deprem gibi afetlerde toplumun en savunmasız üyeleri arasında yer aldığını belirten Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Dr. Herdem Aslan Genç, ‘‘Yaşadıkları travma kalıcı ruhsal bozukluklara yol açabilir’’ dedi ve etkili çözüm önerilerinde bulundu…
11 ilimizi derinden sarsan depremin psikolojik etkileri de son derece ağır… Özellikle depremi yaşayan, enkazdan kurtarılan çocukların psikolojisine de dikkat edilmesi, onlara bu yönde acil destek verilmesi çok önemli. ‘‘Hayatta kalan çocuklar için depremin psikolojik etkileri daha da yıkıcı olabilir” diyen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Dr. Herdem Aslan Genç, bu süreçte ortaya çıkabilecek sorunları, çocuklara doğru yaklaşım yollarını ve ne zaman psikolojik destek alınması gerektiğini şöyle anlattı…
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Genel olarak baktığımızda depremi yaşayan çocuklar korku, endişe ve stres de yaşayabilir, mutsuzluk ve öfke belirtileri gösterebilir. Bunların yanı sıra bazı çocuklarda donukluk, duygularını ifade edememe, karın ağrısı gibi bedensel belirtiler, kabuslar, uyumakta veya çevrelerinde olup bitene konsantre olmakta güçlük görülebilir.
CİDDİ SORUNLAR GELİŞEBİLİR
Depremi yaşayan çocuklar, genel ruh sağlıklarını ve günlük yaşam işlevlerini etkileyebilecek sorunlarla karşılaşabilirler. Bunların başında travmaya bağlı süreğen korku gelir; deprem gibi travmatik bir olay yaşayan çocuklar kendilerini korkmuş, endişeli ve sürekli gergin hissedebilirler. Her an depremi yeniden yaşama korkusu ve sürekli tetikte olma halinde olabilirler. Kabuslar görebilir, uyumakta zorluk çekebilirler ve onlara olayı hatırlatan yerlerden, kişilerden veya etkinliklerden kaçınabilirler. Bir depremde arkadaşlarını, aile üyelerini veya evlerini kaybeden çocuklar yoğun üzüntü ve keder duyguları yaşayabilir, yas süreci içerisinde çevrelerine odaklanmakta güçlük çekip, tüm düşünce odağını kayıpları ile olan yaşantılarına aktarabilirler.
UZUN DÖNEM ETKİLERİ OLABİLİR
Depremin çocukların ruhsal iyilik hali üzerinde önemli ve uzun süreli etkileri olabilir. Bu etkiler içerisinde ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’ dediğimiz süreğen korku, endişe duyguları, tetik halinde olma, travmatik olayın hatırlatıcılarından kaçınma tablosu yer alabilir. Deprem sonucu kayıp ve travma yaşayan çocuklarda depresyon gelişebilir. Bu, üzüntü, umutsuzluk, motivasyon eksikliği, uyku ve iştah sorunları ile kendini gösterebilir. Deprem travması yaşayan çocuklar, gelecek yaşamlarında da başkalarına güvenmek, bağlanmak ve yakın ilişkilerde kendilerini güvende hissetmekte zorlanabilirler. Bu ruhsal zorluklar tedavi edilmediğinde ileriki yaşamlarında olumsuz duygularla başa çıkabilmek için alkol-madde bağımlılığı gibi sorunlar yaşayabilirler.
Önce ne yapılmalı?
Öncelikle çocuklara güvenli barınak, yiyecek, temiz suya erişimin sağlanması, ihtiyaç duydukları tıbbi tedavilerin sağlanması, bunlarla birlikte kaos ortamında olası şiddet ve sömürüden korunmaları gerekir. Çocukların duygularını ifade etmek, olayları zihinlerinde yeniden işlemleyebilmek için oyuna ihtiyaçları vardır, bu ortamı sağlamak, onlara oyun arkadaşı olmak, oyunu onların yönetmesine izin vermek iyi olur. İlk fırsatta çocuklara düzenli yemek, uyku ve eğitim saatleri belirleyerek bir rutin oluşturmak güven ve normallik hissini artıracaktır. Çocuklar yaşlarına uygun biçimde yardım çalışmalarına dahil edilebilir; bölgedeki çocuklar kaldıkları ortamın toplanması, eşyaların düzenlenmesi gibi etkinliklerde görevlendirilebilir; bunlar kontrol duygusu hissetmelerini sağlar, dayanıklılık ve iyileşmeyi teşvik edebilir.
Ne zaman yardım alınmalı?
Eğer korku ve endişe hali tüm gün kalıcı olarak devam ediyorsa, çocuk arkadaşları ve ailesi dahil kendini sosyal çevresinden geri çekiyor ve içine kapanıyorsa, gün içinde ruh hali geniş bir dalgalanma gösteriyorsa, saldırgan ve yıkıcı davranışlar gösteriyorsa, uyumak, yemek gibi günlük işlevlerde sorun yaşıyorsa, depremle ilgili üzücü anılar zihninde sık sık yeniden canlanıyorsa, kendine zarar verme davranışı varsa profesyonel bir ruh sağlığı desteği alması gereklidir.
Enkazdan çıkarılanlara nasıl destek olunmalı?
Enkazdan kurtarılan çocuklar bir an önce aileleriyle bir araya getirilmelidir. Bu sağlanamıyorsa yakınlarına ulaşmak ve onlarla görüştürmek korku ve endişelerini, kafa karışıklığını azaltmak ve güvenlik duygusunu geliştirmek için önemlidir. Özellikle hastane odalarında ve yoğun bakım ünitelerinde koşullar el verdiğince odalarında yalnız bırakmamak, konuşabilecekleri kişilerin yanlarında olmasının sağlanması önemlidir.
Kayıplar nasıl anlatılmalı?
Çocuklara depremden sonraki kayıpları, özellikle de bir ebeveynin kaybını açıklamak oldukça zorlu bir sorumluluktur. Bu noktada bilgiyi dürüstlükle yaşlarına uygun olarak doğru bir şekilde anlatmak gerekir. Karmaşık açıklamalardan, özellikle küçük çocuklarda soyut kavramlardan kaçınmak, basit bir dil kullanmak gerekir. Çocukların korku ve stresini azaltmak için güvende olduklarına dair güvence vermek önemlidir. “Bundan sonra ona kim bakacak, kim yemek yapacak, nerede yaşayacak?” gibi soruların mümkün olduğunda cevaplanması gerekir. Bu süreçte çocuklar birbirinden çok farklı tepkiler verebilir, yoğun bir üzüntü, ağlama, isyan ve öfke hali olabileceği gibi donukluk, şaşkınlık hali de olabilir. Her duygunun ve duygu dışavurumunun ifade edilmesi çocuklara alan ve zaman tanımak, hemen telkinle sakinleştirmeye çalışmadan yalnızca eşlik etmek, ancak kendine zarar verme gibi durumlarda harekete geçmek gerekir. Her çocuğun ebeveyn kaybıyla kendine özgü bir şekilde başa çıkacağını ve onları desteklemenin tek bir “doğru” yolu olmadığını bilmek gerekir.
ALINTI KAYNAK: https://www.sozcu.com.tr/2023/saglik/depremi-yasayan-cocuklara-nasil-yaklasilmali-7604275/